2 Temmuz 2010 Cuma

"Yek helu vu hezar helu" (Bir şeftali bin şeftali) Çocukluğumdan bugüne, kafama en çok kazınmış kitap budur. Öyle ki, bu kitabı okuduğum koltuğu bile hatırlarım. Okumak ve hayata bakışımız arasında bir bağ kuruyorsak şayet, kesinlikle bunu en iyi özümseyen zamandır çocukluğumuz. Çünkü ne ergendeki heves ve saplantılar vardır çocukta, ne de yetişkindeki körelmiş sağ duyu. Çocuk için olaylar ve mekanlar basit birer ayrıntıdır, bizim ayrıntı dediklerimizse heyecan sebebi. Bir elma, bir ağaç ya da bir adamın bıyıkları, hiçbir motif zorlaması olmadan, koşulsuz bir delilikte benimsenir çocuk tarafından.Hisseden kıssa çıkartırlar. Ve bu hayat boyu sürer. Ben böyle okudum Samed Behrengi'nin bu kitabını. Halbuki o zamanlar ne bu adamın 29 yaşında İran'da katledilen sol görüşlü bir öğretmen olduğunu biliyordum, ne de okuduğum kitabın yasaklı olduğunu.


Aziz Nesin de; Behrengi'den sonra en çok hatırladığım yazardır çocukluğumda. Bu iki yazarın da ortak özelliği, içinde bulundukları baskı ortamından dolayı, yazdıkları çocuk kitaplarında alt metin festivali yaşanmasıdır. Ve fakat işin güzelliği şu ki, o alt metinden zerre bir bok anlamadığımız halde, yine de çok güzellerdi bizim için. Gümüş balıklarının birlik olup köpekbalığını alt etmesi, dağı sırtında taşımaya çalışan adam, ormanlar kralı sinek ve buna bağlu absürd sistemler. Hepsi Aziz Nesin ustanın ellerinden ve naifliğinden birebir yansımış tasvirler. Sonra ne tesadüf ki, bu naiflik hiç şaşmadı. Koskoca bir vakıf oldu.


Çok merak ediyorum, acaba benim çocukluğum nasıl reaksiyon gösterirdi bu olaya? Bu iki adamdan birinin boğulup suya atılması, diğerinin de diri diri yakılmaktan son anda kurtulması, hayatla küçük yaşta oluşturduğumuz eksenin neresinde duruyor?

www.tips-fb.com

0 izleyici sahaya girdi:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi söylemekten çekinmeyin.

 

Copyright 2010 Kalender Libero.

Theme by WordpressCenter.com.
Blogger Template by Beta Templates.