8 Ekim 2010 Cuma

grafik Borges'in bloğundan araklanmıştır
   Ele ulaşan son kadrolar şekildeki gibi. Ben de Borges'in bloğunda gördüm bu grafiği,onun yalancısıyım. Lakin Türkiye için gözüken 4-4-1-1 yerine beklenen bir 4-2-3-1 olacağı malum. Bu durumda Tuncay'ı sola, Nuri'yi de içeri kaydırdığımızda kadro dağılımı daha çok anlam kazanıyor.

Şu maçta Arda'nın yokluğunda bile Semih'i tercih etmeyişi, hiçbir şekilde topu tutma çabası olmadığını gösteriyor Hiddink'in. Zira bu orta üçlü ve hücum hattıyla set hücumu oluşturmanız imkansıza yakın. Nuri'yi çıkardığımızda diğer tüm elemanlar (bekler dahil) "alır giderim" adamları olduğundan, topa sahip olma konusunda sıkıntı çekeceğimiz bir gerçek, ki Hiddink'in böyle bir hedefi olmadığı da apaçık. Semih'in olmayışı aynı zamanda Türkiye'nin savunma anlayışını da bütünüyle değiştirecektir haliyle.

Fakat asıl soru şu; Hiddink Almanya'nın takım savunma dengesini nerde kıracak? Ben bu soruyu iki D.K kupası maçı üzerinden ele almak istiyorum.  Arjantin-Almanya ve İspanya-Almanya maçları bana göre bu konuda çok güzel örnektir. Çünkü iki farklı maçta, iki farklı rakibe karşı başka Almanya'lar izledik biz.

Arjantin'in defansı önde kuran ve agresif-kaotik yapısına karşı Almanya topa çok daha fazla sahip olan, orta saha trafiğini dengeli kullanan ve rakibinin direncini 'kontrol ve pas' la kıran bir takım hüviyetindeydi. Rakibinin bu deli anlayışını gayet güzel ikili-üçlü oyunlarla sersemletti ve maçın her anında hücum oyuncularına istediği genişliği yarattı. Bu açıdan baktığımızda, atak olgunlaştırma konusunda kusursuza yakın bir takım olduğunu söyleyebiliriz Almanya'nın.

İspanya'ya karşı ise top insiyatifini rakibine veren, ama bu insiyatifin adımlarını sürekli başa dönmeye zorlayan bir Almanya vardı. İspanya bildiğimiz İspanya'ydı, lakin malum oyununu tehdit oluşturacak bir seviyeye getiremedi, o top artık ezberlediğimiz bir şekilde döndü, döndü, nitekim böyle de bitecekken koca kafalı Puyol bileti kesti.

Dolayısıyla, bu tabloda iki farklı oyunu da sahada uygulayabilen balansı yüksek bir takım olmasının dışında, şunu görüyoruz ki, Almanya çok iyi takım. Ayrıntılar dışında belirleyici bir zaafı olmayan bir takım. Fakat o ayrıntılardan en önemlisi bugün sahada yok, ve belki de bu durum şans ibresini Türkiye lehine çevirmekte yardımcı olacaktır. Schweinsteiger tüm bireysel eksikliğinin dışında hem takım içindeki merkez fonksiyonuyla, hem Khedira uyumuyla, Almanya'nın oyununu doğrudan etkileyen bir oyuncu, ve onun yokluğu bizim adımıza gerçekten sevindirici.

İspanya'nın oyununu zaten kategori dışına koyarsak, Hiddink'in Arjantin maçından çok ciddi bir ders çıkardığı bence açık. Bu maçta Türkiye'nin birincil amacı top hakimiyetini ve insiyatifi ortada tutmaktır. Dengeli demiyorum, "ortada" diyorum. Bu da, iki tarafın da topa hakim olamadığı bir orta saha debelenmesi anlamına geliyor. Yani bu maç bir nevi oyunu taktiksel olarak öldürme ve topa eziyet etme maçı olacaktır. Özellikle Schweinsteiger'in yokluğunda Kroos'u kitleyebilirse, kırdığı pas bağlantısı sayesinde maçın gidişatını bireyselliğe teslim edebilir. Ki böyle bir durumda tutulmayacak, durdurulmayacak bir oyuncusu yok Almanya'nın, Mesut da dahil. Tabi bu, kesinlikle durdurulabileceği anlamına da gelmiyor :)

Bu bireyselliği maça da bu şekilde hakim kıldırabilirsek, bizim oyuncularımızın da son derece rahatsız edici olduklarını biliyoruz kuşkusuz ki. Her oyuncumuz yetenekli, her oyuncumuzun patlama yapma özelliği var. Üstelik olası bir dengesiz yakalamada, bu patlamaların fitilini ateşleyecek bir Nuri'miz de mevcut.

Son söz, şans yanımızda olsun, yüksek mücadele ve kararlılıktan kuşkumuz yok. Yeter ki şartlar da bize yardım etsin. Tek istediğimiz, şu tabloda bir 11'le çıkıp,  Semih'i ilk yarı dolmadan ısınmaya yollamak durumunda kalmayalım. Hadi rastgele.!
www.tips-fb.com

0 izleyici sahaya girdi:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi söylemekten çekinmeyin.

 

Copyright 2010 Kalender Libero.

Theme by WordpressCenter.com.
Blogger Template by Beta Templates.