19 Mart 2011 Cumartesi



Galatasaray, zaten sıkıntılı geçirdiği sezonu dün motivasyon anlamında da bitirdi ve kaybetti Fenerbahçe'ye. Futbolda herşey var, fenerbahçe'ye de tebrikler tabi ki.. Ve lakin, konuşulması gereken çok şey var bu maçla ilgili.Yazmasam, gerginlik bana zarardı.


Ne kadar öncesinden hazırlanmaya başladılar bilmiyorum; 1 hafta, 10 gün, 15 gün. Ama şu bir gerçek ki, Galatasaraylı futbolcular gerçekten beklenildiği gibi çok iyi motive olmuştu maça, bunu başlama düdüğüyle gelen ilk uğultuyla beraber hissediyordunuz. Yalnız bu seferki motivasyonun önemli bir farkı şuydu ki, mevcut telaş ve istek, oyun üretme anlamında da sıkıntıya sebep olmuyordu. Galatasaray geride ayağa ve garanti oynayarak başladı, top kendisindeyken mümkün olduğu kadar sakin kalmaya ve topu kademe kademe, ekseriyetle de güvendiği futbolcuların ayağıyla katedeceği mesafelerle öne taşımaya gayret gösterdi. Nitekim golü de bu kişisel zorlamalarda yaratılan bir çoğunlukla erken buldu. O zamana kadar olan sürece baktığımızda sürpriz olmadı bu.

Golden sonra üstündeki baskının bir kısmını atabildi galatasaraylı oyuncular, daha özgüvenli gelmeye başladılar. Fakat müzmin hastalığı tetiklemeye başladı. Haftalardır öne geçtiği maçlarda bir türlü farkı ikiye çıkaramayan bünyesi, bu kez fırsatlar ayağına tepsiyle gelmesine rağmen cevap veremedi. Kazım ve Culio ile devreyi 3-0 kapatabilecek bir takım, o meşhur "tek fark" a razı olmak zorunda kaldı. Buna mukabil, fenerbahçeli oyuncular, mevcut psikolojik gerilimi birşekilde avantajlarına çevirip oyunda kalma adına profesyonelce işlere başvurdular, ki özellikle Niang bu zaman diliminde, oyun olarak olmasa da, psikolojik olarak galatasaray savunmasını oldukça tahrip etti. Gökhan Zan'a sarı kartı da aldırdı ve cepteki kozlardan duran top silahını devreye sokmaya çalıştı. Hani yukarda 3-0 dan bahsederken, eğer Alex'in baraj üstü plasesi 50 cm aşağı gitse, devre 1-1 de kapanabilirdi.

İkinci yarı, çözülmelerin ne yönde olacağını gerçekten merak ediyorduk. Aykut, Semih hamlesiyle baklavaya döndü, Hagi ise 10 dakika kadar bekledi. Bu bekleyişin ardından, bana göre teorideki en doğru şeyi yaptı ve takımın delice efor sarfeden 2 kenar oyuncusu Kazım ve Stancu'nun yerine, galatasarayın mevcut en kaliteli iki futbolcusunu taze güç olarak oyuna sokup, son darbeyi vurmak istedi. Çünkü takım iyi efor sarfetse de, "iş bitirici" adam eksikliği çekiyordu. Bu değişikliklerden sonra, fenerbahçenin golüne kadar geçen süre, maçın son düdüğünün ardından yapılan yorumlar, hepsi şaka gibi.

Arda beklenilenin de üstünde bir giriş yaptı maça; girdiği dakikadan itibaren, 10-15 dakikalık bir süre içinde galatasaraya farkı arttıracak tüm pozisyonları da hazırladı. Ayak altından kaçan toplar, ofsayt golleri, faul diye geçersiz kabul edilen golümüz (ki bana göre Aydınus'un maçtaki en sivri kazığıdır bu) öyle veya böyle, o top bir türlü girmedi içeri. Buna karşılık galatasaray hiçbirşekilde pozisyon da vermedi kalesinde..Gökhan Zan ve Servet ikilisi, önlerindeki Cana ile beraber kusursuza yakın oynadılar.Derken dakikalar ilerledi.Enteresandır, ilk defa o korkunç sıkıntı yoktu içimizde. Yekta-Culio-Arda-Baros ikili üçlü sıkıştırmalar yapıyor, önde basıyorlar, rakibi çıkarmıyorlar.. 2. topları alıyoruz, rakibin pas trafiğini kesiyoruz. Ne olabilirdi bu maçta? Nasıl birşey olabilirdi ki şu maç tepe taklak dönsün?..

Neill'in sağı solu boş, bir tehlike yok. Topu oyuna sokup atak başlatacak ve belki de beklediğimiz 2. golü bu atakla bulacağız. Fakat Lucas çarpma-rekleks arası bir müdaheleyle topa elini götürüyor. Akabinde duran topta Hakan Balta'nın Semih'i kaçırması ve golü kalemizde görüyoruz. Peşinden atak organizasyonu bile sayılmayacak bir pozisyonda Gökhan Gönül'ün "erken orta" tabir ettiğimiz orta-şişirme karışımı kesmesinde 1.73 lük Alex'in penaltı noktası üzerinden köşeye bıraktığı kafa golü. Ve maç bitiyor.

Şimdi;  "Gaassaray oynar gibi gözüktü ama Fenerbahçe çok akıllı ve soğukkanlıydı aslında" diyen adama ben soruyorum:  Galatasarayın girdiği ve atamadığı bütün pozisyonları da geçtim hadi, "soğukkanlı" değiller ya, ondan atamadılar. E peki Baros'un tertemiz golü mundar edilmeseydi, ne yapacaktın sen o soğukkanlılığı? "Hagi'nin değişiklikleri maçı mahvetti" diyen adama yapacak bir yorumum yok tabi. Burdan sinkaf etmeye süpersonik terbiyem müsade etmez.

Velhasıl, fenerbahçe bir maçı daha kazanırken, galatasaray da kaybetti. Fenerbahçe genel anlamda galatasaraydan daha iyi, çok daha derli toplu, çok daha kaliteli bir takım olabilir; ki şampiyonluğa oynuyorlar zaten,durum ortada. Ve elbette her maçı iyi oynayarak kazanmak zorunda da değil. Tıpkı dün akşamki gibi, kötü oynarken de eline geçen az fırsattan skor çıkarmasını biliyor, bu da onların başarısını gösterir şüphesiz.

Fakat bu demek değil ki galatasaray dün akşamki maçı haketmedi. Bırakın yenilmeyi, beraberlik bile yazıkken galatasaraya, kaybetti. Oturup bunun konuşulması gereken yerde, eldeki futbolcuların yetersizliğini kime ahkam kesiyorsun? Yetersizse yetersiz, kötüyse kötü; haketti mi haketmedi mi, hak nedir, sen bana onu bi deyiver hele?..
www.tips-fb.com

0 izleyici sahaya girdi:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi söylemekten çekinmeyin.

 

Copyright 2010 Kalender Libero.

Theme by WordpressCenter.com.
Blogger Template by Beta Templates.