23 Ağustos 2011 Salı

Polat döneminde beni en çok üzen şey kulübün idari açılardan kimliğini kaybetmesi idi. Yaşanan gelenek erozyonu sahadaki sonuçlardan daha fazla soğutmuştu beni kulüpten. Defalarca kendi kendime "benim sevdiğim Galatasaray bu değil" deyişim bundandır. 

Her toplulukta olabileceği gibi buraya da kalıbının adamı olmayanlar gelmiştir. Ne mutludur ki, camianın refleksleri bu insanların mevcudiyetini uzun ömürlü kılmamıştır. Galatasaray'ı yönetenlerin kalitesi, kulübün iç ve dış gelişmelere verdiği reaksiyonun hep medeni ölçülerde oluşu onu diğerlerinden ayıran en belirgin özelliklerdir. Kökü eğitime dayanan bir camiadan beklenen de budur.

Nihayet saygın bir kurum olduğunu hatırladı Galatasaray. Kulübün yeni dönemde kendi ortalamalarına döndüğünü görmek mutluluk veriyor ve ben sarıyla kırmızının mevcut imajını beğeniyorum. Olaylar karşısında gerçekçi, soğukkanlı, sağduyulu, bilge bir duruş sergileyen bu yönetim ve iletişim şekli umarım bugünkü kalitesini korur. 

Az konuşup çok şey anlatmak zordur. Bilimsellik, hukukun evrensel  ilkelerine bağlılık bu kulüpte görmeyi sevdiğim şeyler. Sahada kaybetsek de övündüğümüz asil ve aydın duruş bunlarla başlar.

Biz bir söyleyelim, diğerleri takip etsin. 

Velhasılıkelam, "marka değeri"nin ne olduğundan bihaber, yıpranmış malı cilâlayıp yeniden vitrine koymaya kalkan şark kurnazlarına böyle cevap verilir. Şimdi patlatın boğazınızı ekranlarda işbilmezler!




www.tips-fb.com

0 izleyici sahaya girdi:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi söylemekten çekinmeyin.

 

Copyright 2010 Kalender Libero.

Theme by WordpressCenter.com.
Blogger Template by Beta Templates.