5 Ağustos 2010 Perşembe



"O vakit müttiş vuruyor hemi de sol ayağınan sağ ayağınan"

Bu sempatik Balkan aksanın sahibi, güzel adam Prekazi'nin yorumlarıyla erken saatli sıkıcı bir maç izledik. Zira 2-2 berabere kaldığı ilk ayakta bundan çok daha güzel ve derli toplu bir futbol ortaya koymuştu Galatasaray.  Bu maçta da olası bir kazayı, acemi Belgrad savunmasının yarattığı ve kırmızı kart bertaraf etti neyse ki. Eğer galatasaraylı olmasaydım, Belgrad'a cidden üzülürdüm.

Galatasarayın orta sahasında bir "yan adam" zenginliği var. Bu adamların herbiri ayrı ayrı ele alındığında, Türkiye ligi için fena sayılmayacak topçular olsa da, hepsi bir arada hiçbir takımda, hiçbir formasyon üzerinde "baskın" bir omurga oluşturamazlar. Çünkü birbirlerini tamamlayamıyorlar, birbirlerine alternatif olabiliyorlar sadece.  Bu da iki  sorun doğuruyor; birbirlerine yakın oynadıklarında oyundan tamamen kopup hücum alanını daraltıyorlar, birbirlerinden koptuklarında ise  ortada orta saha diye birşey kalmıyor. Bunun ana sebebi de, bu "tamamlayamama" sorunun getirdiği markaj boşluklarını sağlayamamak.

 Bugün ister 4-4-2 , ister 4-3-3 oynayın, eğer ana hat üzerinde birbirini tamamlayıp "bir" olmuş en az iki oyuncunuz yoksa, dünyanın en iyi ön liberosu bile sizde olsa bocalarsınız, ki galatasarayda dünyanın en iyisi herhangi birşey de mevcut değil. Örneğin bugün Mustafa Sarp çok iyi oynadı. Fakat hadi Cana'yı şimdilik es geçiyorum, Ayhan'la aralarında en ufak bir bağlantı bile yok Sarp'ın. 90 dakikayı izlerken ne zaman hangisinin nerede duracağına dair hiçbir fikrimiz yok.  Çünkü Ayhan'ın o bölge için 90 dakikalık bir kilit rol üstlenmesi çok zor ve sık sık oyundan düşüyor doğal olarak. Biz geçen sene bu birleştirici rolü Elano'dan çok fazla umduk ama uyduramadık takıma. Dolayısıyla şu an elimizde mevcut iki adamdan Ayhan'ın malum fizik durumu, Musa'nın ise acemiliği, oyunu kanatlara sıkıştırıp ordan aksiyon üretmekten başka çare bırakmıyor..Bu da kenar forvetlerin geri gelip oyunu iyice sıkıştırması, uç adamını ve kendi bölgelerini de yalnız bırakması demek. Galatasaray bu probleminden dolayı, önde biraz basan her takıma karşı panik yaşıyor bugün de görüldüğü gibi.

Peki Galatasaray elindeki mevcut kadroyla başka bir futbol ya da dizilişle oynayamaz mı? Oynar. Blok orta sahalı bir 4-4-2 oynar örneğin, Hagi'nin oynattığı gibi (ki onda bile göbekte bir Ergün Penbe faktörü vardı Canceicao'nun yanında). Biz göbeğe Cana ve Sarp diyelim mesela , sağa Sabri ya da Serdar'ı, sola da Arda'yı koyar. Bloğun önüne Kewell servisçi ve uzak forvet, önde Baros.Hatta Kewell'ın ne kadar istikrarlı olabileceğini düşünürsek, böyle bir servisçiniz de yok belki. Galatasaray bu şekilde bir kadro yapısıyla da dominant bir oyun oynayamaz, topa sahip de olamaz. Ama oyunu mümkün olduğu kadar kendi yarı alanında sıkıştırıp tempoyu burda kontrol eder,az pozisyon verir, Neill'in uzun pasları da ellerinizden öper. Bu Pino'yu kulübede oturtmak, Arda'nın ofansif verimini yarı yarıya düşürüp oyun karakterini gittikçe Hasan Şaş'laştırmak, en önemlisi de Rijkaard'ı boşu boşuna hoca yapmak demektir.  Galatasaray  her sene yeni bir Hagi peşinde koşarken, forvetler gelip giderken,  Muhammed'li Savaş'lı dönemlerden Davala-Suat'lı  döneme kadar efsane olmuş orta sahasını gittikçe vasatlaştırıp mevcut duruma getirdi. Bundaki en büyük sebep de, yıllardır hocaların değil, taraftarın beklentisine göre oluşan transfer politikaları.

Dolayısıyla, artık hepimiz gelecek adamı bekliyoruz dört gözle. Taraftar bekliyor, Rijkaard bekliyor, dahası futbolcular bile bekliyor. Bir Mesih inecek orta sahaya, takımı  toparlayacak.  1 senedir artık bas bas bağıran bölgeye kamp bile yaptırmadan ,apar topar mucize bekleyeceğimiz bir adam yerleşiverecek. Gelip de ilk maçında iyi oynarsa ne ala, oynamazsa Rıdvan'dan çekeceği var. Cana'dan 50 tane buldu, Ledesma'dan da bi 30-40 tane bulur en az.Hoş, Rıdvan'a gelene kadar bizim eski abiler bileti kesiyorlar ya, hadi neyse..
www.tips-fb.com

2 izleyici sahaya girdi:

stalker dedi ki...

bizim maçların olduğu günler özel günlerdir. maçtan evvel şairler parkı'nda muhabbetin tadı başkadır. maç 8'deyse 5'te parkta olunur, öyle bir alışkanlık oluşmuş anlayacağın.

o gün sıcak diye oyalanayım, biraz gs maçına bakayım, devre bittiğinde çıkayım evden dedim. fakat prekazi'ye takıldım. sırf yorumlarını dinlemek için maçı izledim. kırık dökük türkçesiyle bile bizim yorumcu taifesinden nitelikliydi. zaten ben böyle takımlarına aşkla bağlı topçuları çok severim. ama prekazi bunlardan daha da başka. burada yaşamıyor ve futbolculuk dönemi dışında gs'den para kazanmamış; yani sonrasında gs'yi cep doldurma basamağı olarak kullanmamış... keşke biraz daha gözümüzün önünde olsa diyorum.

Pan Monroe dedi ki...

@stalker
Balkan insanının çok has bir özelliği bu. Hiçbirşeyi unutmazlar, iyiliği de kötülüğü de. Aslında Prekazi uzun yıllar es geçildi, ama biz onun bu samimiyetine hep alışığız. Çok da kendine yakışan, sevimli bir Karadağ'lı kibiri vardır ustanın.Kibir de denmez aslında ona.

"Vurmasını bilecen o vakıt.."

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi söylemekten çekinmeyin.

 

Copyright 2010 Kalender Libero.

Theme by WordpressCenter.com.
Blogger Template by Beta Templates.