28 Temmuz 2010 Çarşamba



 Bir senedir oluşturulmaya çalışılan takımda, kemik bir kadroya yaklaşmak,eldeki mevcutlarla hayalden öteye gitmiyor. Kadro çıkarmak, şu gelsin-bu gitsinleri yazmak bizim tarzımız değil, zira geri dörtlüyü belirlerken de geçen seneki kadroya dokunmuyorum. Çünkü asgari müşterek de galatasarayın tüm eksilerine rağmen en oturmuş duran bölgesi geri dörtlüsü.  Şablonu belli bir orta saha düzeninde, bu dörtlünün verimini bir hayli arttıracağına da eminim. Ve lakin o orta sahanın şablonu , asgarisini bile veremeyecek oyunculardan kurulu olmasından dolayı bir türlü oturmamakta ısrar ediyor.


M.Sarp - L.Cana - B. Özbek - Ayhan Akman - Musa Çağıran

Eldeki bu 5 orta sahadan en az 2 tanesinin bir tam sezona yayılacak performans eşikleri olması, üstelik de bu ikilinin birbirini tamamlaması gerek. Ve lakin üçün birini bile tutturamamış henüz galatasaray. Cana'yı potansiyelinden ve takibimizden ötürü bu bölgenin değişmezi olarak öngörüyoruz, peki ya onu tamamlayacak adam? Muallak..  Özellikle Ayhan Akman'ın son iki yılda hızla düşen performansından sonra, orta saha-forvet ve dolayısıyla defans-forvet arası hat tamamen ayrı telden çalıyorlar.  "Ayhan son demlerinde bir atağa kalkıp gıcır bir sezona imza atar mı?" gibi belirsiz suallerle boğulmak istemiyorsak, bir transfer ihtiyacı da şüphesiz. Peki kim?

Yukardaki şemada halka içine aldığım soru işaretlerine baktığımızda, transfer konusunda seçenekler de doğuruyor bize. Cana'ya yakın olan adama A , forvete yakın olana da B dersek,  transfer edilecek oyuncuya göre de bu A ve B'nin misyonları belirginleşecektir. Eğer B'de oynatacağınız adam Deco, Sneijder gibi bir "merkez pasör" olacaksa, A bölgesine transfer edeceğiniz ortalama bir defansif orta saha  yeterli olacak, hatta  bu görevi Sarp-Barış-Ayhan üçlüsü içinde rotasyona bile koyma şansınız doğacaktır.

Ve lakin; B bölgesine alacağınız adam, 2. bir Lincoln ya da Baptista ise,  işinizin zorluğu ve çözümsüzlüğü de orada başlayacak.  İşte o durumda Cana'yı tamamlayacak A bölgesinin oldukça dengeli ve istikrarlı bir kontrol gücüne sahip olması gerekir, ki pek çok takım, üst düzeyler de dahil, bu oyuncunun yokluğundan şikayetçilerken, işler daha da zor görünüyor. Daha da özetleyelim; böyle bir futbolcuyu bulmasına ya da almasına imkan yok galatasarayın. O halde ilk tercihini, yani B transferini çok daha ince eleyerek yapmalı.

Velhasıl, Rijkaard'ın ideal futbolundan çok,  daha genele bakıp, bu pasörün, ya da oyun kurucunun olmazsa olmazlığından yola çıkıyoruz. Bu da Lincoln gibi bir forvet oyuncusundan ziyade, işleri orta sahada yoğuracak bir isim ihtiyacına işaret ediyor.  Bu isim birşekilde yaratılamazsa, galatasarayın tesadüflere ve forvet oyuncularının form grafiğine bağlı futbolunda bir gelişim olması mümkün değil.

Yine yukardaki şemada, Klasik bir 4-3-3 teki kenar oyuncularının sorumlu olduğu alanları, oklarla kabaca belirttim. Buna mukabil, Arda'yı forvette daha verimli ve diri tutabilmek için, ilk topların onda toplanması hastalığından kurtarmanız da şart.  Arda'nın maç içinde rakip bekleri ve savunma oyuncularını tehdit etmesi gereken zamanları, top ayağında kendi yarı sahasında geçiriyor olması, hem uç adamınızı yalnız bırakmak hem de pek hareket etmeyi sevmeyen orta sahanızı bütünüyle oyundan soyutlamak anlamına geliyor. Bu da özetle "hücumda genişlik" ilkesinin köküne dinamit koymakla eşdeğer. Nitekim iyi de olsa kötü de oynasa, bütün hücum varyasyonları Arda'nın ayağına baktığından kelli, rakibinizin için bu baskıyı kırmak çok da zor olmuyor.  Sol çizgide buluşulan top, paralel bir çalım, ardından içeri-kavisli bir orta-pas karışımı şişirme. Arda'nın bu konuda Hasan Şaş'tan tek farkı,  ayrıntıları daha temiz yakalıyor olması, oyun görüşü daha iyi olduğu su götürmez. Lakin mevcut düzende sadece bu farkıyla Hasan Şaş'tan fazlasını vermesi çok zor, üstelik onun kadar diri de değil.  Halbuki kaleye yakın bölgede yaratıcı, üstelik skor üretme yeteneği de olan Arda Turan'ın, ekseriyetle bu bölgeden uzak kalması, galatasarayın hücum organizasyonlarını da başlamadan sekteye uğratıyor. Diğer bir kenar oyuncusu Pino hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığım için, şimdilik bir yorum yapamıyorum.

Tüm bu konuşmaların yanında, elimizde hala bir yere iliştiremediğimiz, belirsizliğini koruyan bir Elano mevcut. Her ne kadar dünya kupasındaki rolü "tamamlayıcı forvet" özelliğinden ileri gitmiyor da olsa, aslında Elano varolan çok yönlülüğüyle Galatasaray'ın işini görebilecek düzeyde bir futbolcuydu. Ve lakin en büyük sıkıntının da uyum olduğunu varsayarsak, Elano'nun, veya onun gitmesiyle gelecek başka bir futbolcunun kalitesinin yanında bu problem de beraberinde bizi bekliyor.


















www.tips-fb.com

0 izleyici sahaya girdi:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi söylemekten çekinmeyin.

 

Copyright 2010 Kalender Libero.

Theme by WordpressCenter.com.
Blogger Template by Beta Templates.